TEOG sınavlarına nasıl hazırlanmalı?



MEF Okulları Psikolojik Danışmanı Özlem Sendan, TEOG’a hazırlanan öğrenci velilerinin şu anda gündeminde olan ve sıkça dile getirilen soruları cevapladı.

TEOG süreci öğrencileri olduğu kadar velileri de içine alan, yoğun tempo nedeniyle birçok evde çatışmaları körükleyen bir süreç. Sınav tarihi yaklaştıkça, geriye kalan sürenin kullanımına yönelik sorular artıyor. İşte, TEOG velilerinin gündemindeki sorular…

Birinci dönem TEOG sınavı 23-24 Kasım 2016 tarihinde yapılmış sınava 1 milyon 174 bin 427 öğrenci katılmıştı. TEOG ikinci dönem ortak sınavları 26-27 Nisan 2016’da, mazeret sınavları ise 20-21 Mayıs 2017’de yapılacak.

MEF Okulları Psikolojik Danışmanı Özlem Sendan, TEOG’a hazırlanan öğrenci velilerinin şu anda gündeminde olan ve sıkça dile getirilen soruları cevapladı.

“Şu ana kadar fazla çalışmadı. Süre bu kadar azken nasıl çalışmalı?”

Bu durumda olan öğrencinin çalışma alanını daraltması gerekmektedir. Çalışma alanı daraltılırken ders sınırlamasının yanı sıra konu sınırlaması da yapılması puan artışında etkili olacaktır. Konu sınırlandırması yapılırken deneme sınavı sonuç karnelerindeki analizlerden, kazanım yüzdelerinden ve öğretmen görüşlerinden yararlanılabilir.

“Konuları neredeyse bitirdi, şimdi neler yapmalı?”

Bu durumda olan öğrenci; sınav haftasına kadar, genel tarama testleriyle konularda eksik kalan yönlerini ortaya çıkarıp bu eksikleri giderecek konu tekrarları yapmalıdır.

“Günde kaç saat çalışmalı, kaç soru çözmeli, ne sıklıkla deneme sınavına girmeli?”

Öğrencinin ders çalışacağı süre ve çözeceği test sayısının bir standartı yoktur. Sınav yaklaştıkça öğrenciler, içinde bulundukları tempoyu kademeli olarak artırmalıdır. Ancak çalışma süresi ve soru sayısı belirlenirken öğrencinin var olan çalışma alışkanlıkları göz önünde bulundurulmalı, gerçekçi ve etkin bir planlama yapılmalıdır. Bu konuda okul rehber öğretmeni ve ders öğretmenlerinden destek almak sağlıklı bir yönlendirme için gereklidir. Konuları bitiren ya da bitirmek üzere olan bir öğrenci, ev ortamında haftada 4-5 deneme sınavı çözebilir.

“Deneme sınavları nasıl bir ortamda çözülmeli?”

Gerçek sınavda en çok zorluk çekenler; yatarak, sırtüstü ya da rastgele pozisyonlarda ders çalışıp soru çözenlerdir. Bu nedenle ev ortamında çözülecek deneme sınavları masa başında, ara verilmeden ve süre tutularak gerçek sınav şartlarında uygulanmalıdır. Deneme sınavı sonrası yanlış ve boşların analizi ve eksik konulara yönelik yapılacak çalışmalar ders öğretmenleriyle birlikte planlanmalıdır.

“Deneme sınavı sonuçlarını nasıl değerlendirmeliyiz?”

Sınav süresi yaklaştıkça nokta atışı yapmak önem kazanmaktadır. Bunun için deneme sınav sonuç kartında derslerin konu analizi iyi değerlendirilmeli; yanlış ve boşların bilgi eksikliğinden mi yoksa işlem hatası, okuma hatası, süreyi yetiştirememekten mi kaynaklandığı tespit edilmelidir. Bilgi eksiği olan noktalarda sadece test çözmek değil, ders öğretmenlerinden destek almak da gerekmektedir.

“Dikkat hataları önlenebilir mi?”

Öğrenciler sınav sonuçlarını değerlendirirken; yanlışlarının açıklamasını dikkatsizlik olarak yorumlama eğilimindedirler. Bu değerlendirmenin gerçekçi olup olmadığı çok iyi analiz edilmelidir. Yaşanan sıkıntı, okuma hatası ise; altını çizerek okumak her zaman çözüm olmayabilir. Soruda istenen şeyin altını çizmek, seçici dikkati devreye sokacağı için daha etkili bir yoldur.

Bu yöntem evde test çözerken de uygulanmalıdır. Yaşanan sıkıntı işlem hatası ise; öğrencinin test çözme hızı değerlendirilmelidir.

“Sürekli olarak; süre azaldı, yapamayacağım, zaten hazır değilim gibi cümleler kuruyor. Onu nasıl yönlendireceğimizi şaşırdık.”

Sınav süresi yaklaştığında öğrencilerin kaygı düzeylerinde artış gözlenmektedir. Önemli olan bu artışın öğrencide nasıl bir davranışa neden olduğudur. Eğer bu kaygının performansı olumsuz etkilediğini düşünüyorsanız rehber öğretmenin desteğini almak, kaygıyı kontrol etmeyi kolaylaştıracaktır.

“Kendisine ‘Sana güveniyoruz.’ ‘Elinden geleni yapacağına inanıyoruz.’, ‘Önemli olan senin sağlığın, bizim için sen önemlisin.’ diyoruz yine de mutlu olmuyor.”

Bazen iyi niyetle ve karşıdakini rahatlatmak adına verilen mesajların gerginliği artırdığı gözlenmektedir. Bu mesajların verilme sıklığı çok önemlidir. Çünkü bu mesaj çocukta “Bana bu kadar destek oluyorlar, ben de karşılığını vermeliyim, onları utandırmamalıyım.” şeklinde bir düşünceye neden olabilmektedir. Bu da çocuğun kaygı düzeyini artırmaktadır.

Konular